16 Aralık 2013 Pazartesi

ÜNİVERSİTE SUÇ CENNETİNE DÖNÜŞTÜ


DANIŞTAY, YÖK DİSİPLiN YÖNETMELİĞİNDEKİ CAYDIRICI CEZALARI İPTAL EDİNCE ÜNİVERSİTE SUÇ CENNETİNE DÖNÜŞTÜ

 
BASIN AÇIKLAMASI 3

YÖK disiplin yönetmeliğine göre “Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma”, “Görevinden Çekilmiş Sayma” ve “Yönetim Görevinden Ayırma” cezaları almış olan bazı öğretim üyelerinin açtıkları dava sonunda verilen mahkeme kararlarını temyizen inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bu cezaların hukuka aykırı olduğuna karar verdiği ortaya çıktı (*).
 
 

Bu cezaları gerektiren fiiller disiplin yönetmeliğinde özet olarak şu şekilde eşleştirilmiştir:

Üniversite Öğretim Mesleğinden çıkarmak-bilimsel hırsızlık/intihal,

Görevinden çekilmiş sayma- izinsiz veya geçerli bir mazereti olmaksızın tayin edildiği göreve izinsiz ve mazeretsiz olarak 15 gün içinde başlamamak,görevini izinsiz ve mazretsiz olarak 10 gün göreve gelmemek,

Yönetim görevinden ayırma- yönetim görevi dolayısıyla doğrudan doğruya veya aracı eliyle, her ne ad altında olursa olsun mevzuat dışı herhangi bir menfaat sağlamak, bir üst yönetici veya kurulun kanun, tüzük veya yönetmeliklere uygun karar veya emirlerini yerine getirmemek veya bunlara uymamak

Öğretim elemanlarının işlediği bu ağır meslek suçlarına ilişkin caydırıcı nitelikteki söz konusu cezaların hukuk dışı sayılmasıyla doğan yasal boşluğu giderecek yeni bir yasal düzenleme yapılmayınca, üniversiteler bir suç cennetine dönüşmüştür.

YÖK Başkanlığı söz konusu Yüksek Yargı kararlarının gerekçesi olan yasal dayanaksızlığın YÖK Yasası’na yapılacak bir ekleme ile  ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunmak yerine, üniversitelere  gönderdiği genelgelerle (*) rektörlerden, "yürütülen soruşturmalarda bu iptal kararlarının dikkate alınmasını, soruşturmacılar tarafından ‘Yönetim Görevinden Ayırma, Görevinden Çekilmiş Sayma, Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma’  cezalarının teklif edilmemesi ve soruşturma konusu fiile ilişkin olarak yönetmelikte geriye kalan cezalardan birinin  teklif edilmesi ve verilmesini”  talep etmekte ve kendisi de bir akademisyen olan Milli Eğitim Bakanı da, üniversiteleri suç işlemenin serbest olduğu kurumlar durumuna getiren bu akıl almaz uygulamaya sessiz kalmaktadır.

Yargı tarafından iptal edilen söz konusu disiplin cezaları, disiplin yönetmeliğinde bunlara karşı gelen suçlar için tanımlanan en ağır cezalar olduğundan, bu cezalar çıkarıldığında-“kamu görevinden çıkarma” cezası dışında-geriye kalan Uyarma, Kınama, Aylıktan Kesme, Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezaları’nın söz konusu fiiller için hiçbir caydırıcılığı yoktur.

Kamu Görevinden çıkarma cezası ise, Disiplin Yönetmeliği ve 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na göre “Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik eylem yapmak; ideolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü amaçlarla eylemlerde bulunmak başta olmak üzere devlet aleyhine işlenen suçlar ile görev arkadaşına fiili saldırıda bulunmak, uyuşturucu kullanmak gibi… suçları kapsamaktadır.

Örneğin araştırma ve yayınlarında bilimsel hırsızlık yapmış bir öğretim üyesine en ağır yaptırım olarak bundan böyle kademe ilerleme cezası verileilecektir. Böyle bir cezanın çalmaya niyetlenen başkaları için bir caydırıcılığı olamayacağı açıktır.

Benzer şekilde diyelim üniversitenin bir yatırımı için açılan ihaleye fesat karıştırdığı kanıtlanan bir rektör görevden alınamayacak ve  (kıdem itibarıyla ilerkeyecek kademesi de kalmadığından)  en fazla maaştan kesme cezası alarak görevini sürdürebilecektir.   

Sonuç olarak  disiplin yönetmeliğinde caydırıcı hiçbir yaptırım kalmaması nedeniyle şu anda üniversiteler, “bilimsel hırsızlık/intihal başta olmak üzere  keyfi ve kesintisiz olarak günlerce göreve gelmemek, yöneticilik sıfatını kullanarak kişisel  menfaat sağlamak, bir üst yönetici veya kurulun kanun, tüzük veya yönetmeliklere uygun karar veya emirlerini yerine getirmemek veya bunlara uymamak” gibi ağır meslek suçlarının  serbestçe işlenebileceği suç cenneti durumuna sokulmuştur.

Aslında bilimsel hırsızlık gibi yüz kızartıcı bir akademik suçu meslekten çıkarılmayı gerektirmeyen bir eylem kabul eden bir sistemde diğer tüm yasadışı uygulamalar da yaptırımsız kalmaya mahkumdur. Bu gün olan da budur.

Ülkemizin bilimsel saygınlığına son darbeyi vuran bu sorumsuzluğa derhal son verilmelidir. Bilim ahlakı başta olmak üzere mesleki değerlere saygı duyan öğretim üyelerini, meslek odaları ve siyasi partileri ve değerli basınımızı bu durumu reddetmeye ve bilim insanı olmanın olmazsa olmaz koşulu olan “bilim namusu”nu yeniden yaşama geçirmek üzere göreve davet ediyorum.

Prof. Dr. Kayhan KANTARLI

Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi

GSM: (O532) 630 1473

 
(*) İlgili belgeler  ekteki dosyalardadır.

 Ayrıca bakınız:




 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder