"Bilim Ahlakı'nın
olmadığı bir toplumda, ne mesleki ne de siyasi etikten söz edilemez ve
dolayısıyla o toplum her türlü yasadışılık, yolsuzluk, adaletsizlik ve felakete açıktır!
Tıpkı bu gün ülkemizin içinde
bulunduğu durum gibi..."
·
Bilim Ahlakından Sapmalar ve Toplumsal Etkileri
>>>EGÖDER "BİLİM VE ETİK" Paneli'nden<<<
6 Haziran 2014
ETİK VE AHLAK
Etik kavramı
sözlüklerde,ahlaki değer ve zorunluluklar açısından
doğru ve yanlış davranışlarla ilgili bilim dalı; ahlaki ilkeler ve değerler takımı ve bireyleri yada bir grubu yönetmedeki
davranış ilkeleri olarak tanımlanmaktadır.
Ahlak ise,davranışlardaki
doğruluk ilkeleriyle ilgili olan (etiksel);doğruluk
ve dürüstlük;doğru davranışların öğretilmesi; doğru davranış standardına uymakve
davranış biçimleri eğitimi” diye tanımlanır
Merton Normları
Bilim insanları için
kabul edilmiş evrensel davranış normları Evrenselcilik (universalism), Toplumculuk (communalizm),
Tarafsızlık (disinterestedness), Organize Şüphecilik (organized skepticism) kavramlarına dayanır (R.K.Merton,
1942; http://iie.fing.edu.uy/ense/asign/hciencia/trabs2001/victor/docs/merton.html)
Evrenselcilik, bilimin
ırk, renk, yada inançdan bağımsız olmasını gerektirir. Bilim esas olarak
uluslararası olmalıdır.
Tarafsızlık, araştırma sonuçlarının elde
edilmesinde bilimsel yöntemlere uyulmasını ve bu şekilde elde edilen gerçek
araştırma sonuçlarının kişisel menfaat,
ideoloji, yada amaca erişme aracı gibi düşüncelerle değiştirilip oynanmamasını,
yani başka bir deyişle, sonuçların dürüst ve objektif olarak sunulmasını
gerektirir
Organize şüphecilik, araştırma sonuç ve
raporlarının otorite sözcüğü üzerinde kabul edilmemesini, fakat bilimcinin
kendisine sorulacak sorulara karşı özgür olmasını ve herhangibir hükmün doğruluğunun
gözlenen gerçeklerle yapılan karşılaştırmaya dayanmasını gerektirir.
BİLİM AKADEMİSİ AKADEMİK LİYAKAT,
ÖZGÜRLÜK VE DÜRÜSTLÜK BELGESİ
Mükemmeliyet/Liyakat:
Bilim insanları, bilimsel yöntemin en iyi şekilde
kullanılmasına, araştırmaların bilinçli önyargılardan uzak şekilde en yüksek
standartlarla yapılmasına ve değerlendirme ve ödüllendirmelerde en mükemmele
ulaşmaya çalışarak sadece bilimsel liyakate göre karar verilmesine en yüksek
özeni göstermelidirler.
Özgürlük: Bilim insanları doğru bilimsel yöntemlerle ulaştıkları sonuçları
meslektaşlarına ve kamuoyuna duyurmakta özgürdürler. Bilimsel sonuçların
yayılmasında, özgür fikir ve vicdanları ile kestirebildikleri ölçüde, kötü
kullanımlara yol açmaktan kaçınmakla ve insanlığın yararına kullanılmasının bir
an önce gerçekleşmesine çalışmakla sorumludurlar.
Dürüstlük: Bilim insanları, bulgularını ve yöntemlerini, açıklıkla,
çarpıtmadan yayımlamalı, yararlandıkları tüm kaynakları ve alıntıları açık ve
eksiksiz şekilde vermeli, kendilerinin ve başkalarının katkılarını ve
sorumluluklarını titizlikle ve hakkaniyetle belirtmeli, çalışmaya katkısı
olmayanları eser sahibi olarak göstermemelidirler. Bu genel ilkeler araştırma makaleleri,
derlemeler, akademik yayınlar için olduğu kadar, ders kitapları, popüler
yayınlar, telif veya çeviri, basılı, sözlü, görsel, internet vs. tüm
ortamlardaki yayınlar için de geçerlidir.
Bilim insanları akademik ya da idarî konumlarını, unvanlarını,
yetkilerini; öğrencileri, asistanları, meslektaşları, yöneticiler ve bilim
camiası dışındaki kişilerle olan ilişkilerinde hiçbir şekilde kötüye
kullanmamaya özen göstermelidirler. Hakemlik, jüri üyeliği gibi görevlerde
değerlendirmeler sadece bilimsel ve akademik kriterlerle yapılmalıdır.
****
Buna göre, bilim
etiğidenince “bilimi meslek
olarak seçenlerin mesleki etkinlikleri sırasındaki tutum ve davranışlarında
ortaya çıkan bilimsel dürüstlük sorunlarının ve getirilecek çözümlerin
incelendiği disiplin ve bu bilim dalının ortaya koyduğu ahlak ilkeleri” anlaşılmalıdır.
Kısacası, bilim etiği, bilim insanları için uyulması
gerekli bilimsel ahlak normlarıdır. Doğal olarak, bir bilim insanının bu ilkelere uymayan davranışları, “bilimsel etiğinden/bilim ahlakından
sapma”olarak değerlendirilmektedir
BİLİM AHLAKI, YALNIZCA BİLİMİ MESLEK EDİNENLERİ, BİLİM İNSANLARINI MI İLGİLENDİRİR?
Bu soruya hiç tereddütsüz olarak verilmesi geren yanıt (bence) şu
olmalıdır:
HAYIR! BİLİM
AHLAKI, BİLİMİN YOL GÖSTSERİCİLİĞİNDE YÖNETİLEN ÇAĞDAŞ BİR TOPLUMUN TÜM YAŞAM
ALANLARINI KAPSAYAN BİR KAVRAMDIR !
Açıkçası BİLİM AHLAKI,her
düzeydeki öğrenciler başta olmak üzere, bilimsel eğitime dayalı tüm meslek ve
kamusal görev alanlarını içine alır.
(Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Bakan, Milletvekili, Siyasi Parti Başkanı, Dernek/Oda/Sendika
Başkanı, Savcı; Yargıç, Genel Müdür, Rektör,
Serbest yada kamuda görevli Hekim, Mühendis, Öğretmen, Müfettiş,
Bilirkişi, .......)
Bu genel kapsam söz konusu olduğunda Bilim Etiği yerine “MESLEKİ
ETİK”, ve söz konusu olan siyasetse “SİYASİ
ETİK’den söz edilir. Mesleki ve
siyasi faaliyetler özünde toplumsal/kamusal görevleri kapsadığından mesleki ve
siyasi etik kavramlarını KAMUSAL ETİK diyebileceğimiz tek bir kavramda
birleştirebiliriz. Buna göre sorumuzun yanıtına dönersek;
KAMUSAL ETİĞİN
TEMELİ BİLİM AHLAKI/AKADEMİK ETİK’DİR.
BİLİM AHLAKININ
OLMADIĞI YERDE KAMUSAL ETİK’DEN YANİ GÖREV AHLAKINDAN DA SÖZ EDİLEMEZ.
· * Bir ülkenin üniversitelerinde bilim
ahlakının yerini aşırmacılık, uydurmacılık, sahtecililik, yalancılık... almışsa,
o üniversitelerin yetişdirdiği mühendis, hekim, öğretmen, avukat, yargıç,
gazeteci...’denmeslek etiğine sadık kalması, dürüstlükten sapmaması, ya da
bunlarınmezunları arasından çıkan rektör, dekan,... milletvekili,
bakan...başbakan’ın kamusalgörev ahlakı ve siyasi etiğe saygı göstermesi
beklenebilir mi?.
·
Örneğin son yaşadığımız facia, Soma Maden Faciası’na bakalım.
* * Bu olayda ön planda olan meslek grubu
ya Çalışma Bakanlığı müfetttişi ya da Patron’dan maaş alan ve gaz maskelerinden
sensörlere ve alarm tertibatına ve hergün risk raporu yazmaya kadar
sorumlulukları bulunan Maden Mühendisleri’dir. Bu mühendislerin ne olay
öncesi ne de olay günü görev ahlakı’nın
/kamusal etikğin gererklerine uyduklarını
söyleyebiliyormıuz ?
* Çalışma Bakanlığı Müfettişlerinin maden de çeşitli
aralıklarka -olası ki ocağa bile inmeden-yaptığı denetimlerde “tehlike yok, asayiş
berkemal” raporları yazarken, İşyeri sorumlusu maden mühendislerinin ise
olaydan bir kaç saat önce yükselen-alçalan CO oranlarını dikkate almayıp üretime
devam kararı verirken sahip oldukları meslek /kamusal etik anlayışını düşünün;
·
* * Felaketten sonra sorumlu bakanlık
adına madende delil tespiti yapıp kaza raporu düzenleyen Çalışma Bakanlığı Başmüfettişi
ile Savcılığın sorumluları bulup adalete teslim etmek için kurduğu bilirkişi
heyetinde görev kabul eden maden mühendisi eşinin, İşçilerin güvenlik ve
emeğini savunmayan sendikacının kamusal görev ahlakını düşünün,
* Katliamda görevi ihmal sorumluluğu
bulunduğu tartışmasız olan Bakanların istifa etmek yerine göreve devam
etmesindeki siyasi etik anlaşışnı düşünün.
· * Ülkeyi ayağa kaldıran yolsuzluk
dosyalarında, hatırlı bazı siyasi kişilerin doğal sit alanı Urla Zeytineli koyda inşa ettikleri
vilları yıkılmaktan kurtarmaya ya da boğaz manzaralı Tarabya Korusu'nun sit derecesini
değeşitirebilmek için bir yıl gerektiren (ekolojik temelli) bilimsel araştırma raporunu bir ayda masa
başında, sahte veriler üretek yazan öğretim üyelerinin ve bunlardan hesap
sorduğu duyulmayan Rektör ve YÖK Başkanı’nnı bilimsel ve de kamusal görev ahlakını anlayışını düşünün...
·
* Yolsuzluk dosyalarını, savcılık
fezlekelerini geçersiz kılmak ve üstünü örtmek için yargı da ve emniyet
teşkilatında operasyonlar yapan, hesap sorulmasını önlemeye yönelik yasalar
çıkaran kamu görevlileri ve yasama ve yürütme organları mensuplarının
kamusal/siyasi etik enlayışını düşünün....
· Açıkçası, bilim etiğinin/ ahlakının olmadığı yerde diğer mesleki/kurumsal/kamusal
etiklerin hiç biri yoktur ve dolayısıyla o toplum her türlü adaletsizlik,
yasadışılık, yolsuzluk ve felakete açıktır! Tıpkı bu gün ülkemizin içinde
bulunduğu durum gibi...
K.Kantarlı /Haziran 2014